30 Aralık 2008 Salı

PANTERA

PANTERA

Kuruluş

Pantera, 1981 yılında davulda Vinnie Paul Abbott, gitarda kardeşi Dimebag Darrell Abbott, bas gitarda Tommy Bradford, vokalde Donnie Hart ve gitarda Terry Glaze kadrosu ile kuruldu. Grup, ilk başlarda yerel klüplerde sahne alıyor ve etkilendikleri gruplardan(Kiss ve Van Halen gibi) parçalar çalıyordu. Öte yandan glam metal türünde kendi parçalarını da yazıyorlardı. 1982 yılında vokalist Donnie Hart'ın ayrılmasıyla vokali Terry Glaze devraldı. Daha sonra basçı Tommy Bradford yerine de, Abbott kardeşler gibi grubun dağılışına kadar kalacak olan Rex Brown kadroya dâhil oldu.

Glam dönemleri [değiştir]

1983'ten itibaren vokalist Terry Glaze ile üç albüm yayınladılar(Metal Magic,Projects in the Jungle ve I Am the Night). Terry Glaze kendi grubu Lord Tracy'yi kurmak için Pantera'dan ayrılınca yerine Phil Anselmo gruba katıldı. Phil Anselmo ile yine glam metal tarzında olan Power Metal adlı albüm kaydedildi. Daha sonraları grup bu dört albümü kendileri bile görmezden geliyorlardı ki resmi sitelerinde bile bu dört albüm yer almamaktadır.

Yeni Bir Tarz ve Büyük Bir Efsanenin Doğuşu [değiştir]

Glam Metal tarzındaki 4 albümden sonra grubun asıl çıkışı 1990 tarihli Cowboys From HellRob Halford stili dikkat çekiyordu. Gitarist Dimebag Darrell'ın riffleri ve soloları da önceki albümlerden farklı olarak oldukça keskin ve karmaşıktı. Grubun yeni tarzı power groove olarak da anıldı. Birçok fan ve hatta Pantera'nın kendisi bile Cowboys From Hell'i ilk resmi albümleri olarak kabul ediyordu. Bu albüm ayrıca grubun popüler hitleri Cemetery Gates ve çoğu kişi tarafından bir groove metal marşı olarak görülen Cowboys From Hell'i de içeriyordu. albümüyle oldu. Bu albümde Pantera'nın müziği belirgin olarak klasik heavy metal etkilenimlerine sahipti ve vokalde de

Grubun en önemli patlaması 1992 tarihli Vulgar Display of Power'la oldu. Bu albümden eleştirmenler ve fanlar arasında sık sık grubun en önemli işi olarak bahsedildi. Açılış şarkısı "Mouth for War", hızlı ve agresif "Fucking Hostile", ana riffi çok ünlü olan "Walk" albümdeki en popüler parçalar olarak yerini aldı.

90'ların başında fırtına gibi esen Pantera'nın başarısı 1994'te çıkar çıkmaz Amerikan listelerine bir numara olarak giren ve bu başarıya ulaşan ilk metal albümü olan Far Beyond Driven ile devam etti. Albümün en tanınmış hiti I'm Broken ve bir diğer klibi Five Minutes Alone, MTV müzik kanalında sık sık kendine yer buldu. Far Beyond Driven, "En İyi Metal Performansı" dalında 37.Grammy Ödülleri ne aday oldu.

Pantera'nın sonraki albümü, The Great Southern Trendkill, 1996 yılında, grunge'ın yükselişi ve rap metal'in doğuşu sırasında piyasaya sürüldü. Bu albüm, çıkarıldığı zamanın da etkisiyle orta derecede ilgi gördü ve sık sık Pantera'nın "gözden kaçan" albümü olarak nitelendi. Vokalist Phil Anselmo bu albümün vokallerini Nine Inch Nails grubunun vokalisti Trent Reznor'ın stüdyosunda kaydetti. The Great Southern Trendkill, grubun diğer albümlerine göre daha karanlık ve sert bir atmosfere sahipti. Sözlerde, vokalist Phil Anselmo'nun bu albümden önce uyuşturucu sebebiyle yaşadığı sorunlar(aşırı dozda uyuşturucudan yaklaşık 4 dakikalığına kalbi durmuştur) ve etkileri, özellikle "Suicide Note pt.1,pt.2" ve "Living Through Me(Hell's Wrath)" adlı parçalarda açıkça görülebilmektedir. Bu albümün en beğenilen parçasının, albümde klibe sahip olan tek şarkı olan "Drag the Waters" olduğu söylenebilir.

Grubun canlı performanslarından bazıları, 1997 tarihli Official Live:101 Proof adlı albümde toplanmıştır. Albümde 14 canlı parçanın yanında daha önce yayınlanmamış 2 parça("Where You Come From" ve "I Can't Hide") yer alır.

Grup Üyeleri [değiştir]

Eski Grup Üyeleri [değiştir]

  • Terry Glaze (Terrence Lee Glaze) – Vokal ve Gitar
  • David Peacock – Vokal
  • Donnie Hard – Vokal
  • Matt L'Amour – Vokal
  • Tommy Bradford – Bass Gitar
1983 - Metal Magic
1984 - Projects In The Jungle
1985 - I Am The Night
1988 - Power Metal
1994 - Far Beyond Driven
1996 - The Great Southern Trendkill
1997 - Official Live 101 Proof
2000 - Reinventing The Steel

Links
http://rapidshare.com/files/143364530/1983_-_Metal_Magic.rar
http://rapidshare.com/files/143372142/1984_-_Projects_In_The_Jungle.rar
http://rapidshare.com/files/143379645/1985_-_I_Am_The_Night.rar
http://rapidshare.com/files/143384642/1988_-_Power_Metal.rar
http://rapidshare.com/files/143391688/1994_-_Far_Beyond_Driven.rar
http://rapidshare.com/files/143401752/1996_-_The_Great_Southern_Trendkill.rar
http://rapidshare.com/files/143415369/1997_-_Official_Live_101_Proof.part1.rar
http://rapidshare.com/files/143416779/1997_-_Official_Live_101_Proof.part2.rar
http://rapidshare.com/files/143422760/2000_-_Reinventing_The_Steel.rar

OZZY OSBOURNE

OZZY OSBOURNE

Heavy Metal'in büyük isimlerinden Ozzy Osbourne 3 Aralık 1948'de İngiltere'nin Birmingham kentinde dünyaya geldi. Gerçek adı John Osbourne olan "Ozzy", 1979'da Black Sabbath'tan ayrıldı. Davulda Uriah Heep'ten Lee Kerslake, basta Bob Daisley, gitarda Quiet Riot'tan Randy Rhodes, Ranbow'dan basçı Bob Daisley ve Uriah Heep'ten davulcu Lee Kerslake ile birlikte Blizzard of Ozz'u kurdu. İlk albümüyle oldukça büyük bir başarı elde eden Ozzy, sahne performansı ile de oldukça büyük ilgi görüyordu. Alice Cooper benzeri bir çizgide ilerliyor, gizemli ve ürkütücü sahnesiyle izleyicileri avcunun içine alıyordu.

1981 yılında Kerslake ile Daisley ayrıldı, davula Tommy Aldridge, basa da Rudy Sarzo geçti. Bu kadro ile Aleister Crowley'nin otobiyografisi üzerine kurulu olan ikinci albüm "Diary of a Madman" piyasaya çıktı. Ancak 1982 yılındaki turne devam ederken 25 yaşındaki gitarcısı Randy Rhodes bir uçak kazasında öldü ve Ozzy Osbourne psikolojik açıdan büyük bir yıkım geçirdi. Onun yerine geçen Bernie Torme ile turne tamamlandı. Turne sonrası gruba gitarda Night Ranger elemanı Brad Gillis katıldı.

1982 sonunda grubu yenilemeye karar veren Ozzy Osbourne, gitara Rough Cutt'in eski elemanı Jake E. Lee'yi, klavyeye Don Airey'yi, 1983 ortalarında da Aldridge'in yerine Carmine Appice'i alarak yola devam etti. Bu kadro ile yaptığı "Bark at the Moon", büyük bir başarı elde etti. 1984 yılında Appice ayrıldı ve Aldridge gruba geri döndü. Fakat giderek artan bir başarı elde eden Ozzy Osbourne, alkol sorunu yaşamaya başladı. 1985 yılında Airey ve Aldridge gruptan ayrıldı. Daisley ise sadece stüdyo kayıtlarına eşlik etmek üzere anlaştı. Bunun üzerine Osbourne, grubu başta Phil Soussan, davulda Randy Castillo ile takviye etti ve 1986 yılında "The Ultimate Sin" albümünü yayınladı.

Jake E. Lee 1987'de gruptan ayrıldı ve yerine genç bir müzisyen olan Zakk Wylde geçti. 1988'de "No Rest for the Wicked" albümünü yaptıktan sonra 1989-1990 yıllarını turnede geçirdi. 1991 yılında "No More Tears" albümünü çıkarttı. 1994 yılında Grammy ödülünü kazanan Ozzy Osbourne, 1995 sonunda "Ozzmosis" isimli son stüdyo albümünü yaptı, ardından gelen beş yılı konserlerle, konser albümleri ve toplama çalışmalarla geçirdi. Öte yandan Amerika'da şarkı sözlerinden dolayı mahkemeye verildi, ancak sonunda aklandı. Sansür kurullarının daimi hedefi olarak bu tip sorunları sürekli yaşadı, Tommy Aldridge, Randy Rhoads, Brad Gillis, Rudy Sarzo, Carmine Appice gibi rock dünyasının en büyük müzisyenleri ile çalıştı.

Özelliklerini ortaya çıkardığı gitarcılarından hemen hemen hepsi iyi örnekler sergileyen elemanlardı ve hepsi isim yapmayı başardı, ancak Ozzy Osbourne'dan ayrıldıktan sonra aynı başarı çizgisini yakalayamadılar. Ozzy Osbourne gerek şarkı sözleri, gerek müzikal yapısı, gerekse sahne dekor ve gösterileriyle rock'ın gelişiminde çok etkin bir rol oynadı ve klasikleşen albümlere imza attı.

Albümler:

-Blizzard Of Ozz-1980
-Diary Of A Madman-1981
-Mr Crowley Live EP [EP]-1981
-Speak Of The Devil [Live]-1982
-Bark At The Moon-1983
-The Ultimate Sin-1986
-Tribute [Live]-1987
-No Rest For The Wicked-1988
-Just Say Ozzy [Live]-1990
-Ten Commandments [Compilation]-1990
-No More Tears-1991
-Live And Loud [Live]-1993
-Ozzmosis-1995
-The Ozzman Cometh [Compilation]-1997
-Down To Earth-2001
-Live At Budokan [Live]-2002
-The Essentials [Compilation]-2003
-Under Cover-2005
-Black Rain- 2007


Links
http://rapidshare.com/files/145478030/1980_Blizzard_Of_Ozz.rar
http://rapidshare.com/files/145484524/1981_Diary_Of_A_Madman.rar
http://rapidshare.com/files/145495847/1982_Speak_Of_The_Devil.rar
http://rapidshare.com/files/145501233/1983_Bark_At_The_Moon.rar
http://rapidshare.com/files/145507013/1986_The_Ultimate_Sin.rar
http://rapidshare.com/files/145517492/1987_Randy_Rhoads_Tribute.rar
http://rapidshare.com/files/145523768/1988_No_Rest_For_The_Wicked.rar
http://rapidshare.com/files/145528146/1990_Just_Say_Ozzy.rar
http://rapidshare.com/files/145536284/1991_No_More_Tears.rar
http://rapidshare.com/files/145545066/1993_Live___Loud_CD_1.rar
http://rapidshare.com/files/145555368/1993_Live___Loud_CD_2.rar
http://rapidshare.com/files/145564641/1995_Ozzmosis.rar
http://rapidshare.com/files/145576505/1997_The_Ozzman_Cometh.rar
http://rapidshare.com/files/145583664/2001_Down_To_Earth.rar
http://rapidshare.com/files/145592458/2002_Live_At_Budokan.rar
http://rapidshare.com/files/145599209/2003_The_Essential_Ozzy_Osbourne_CD_1.rar
http://rapidshare.com/files/145605600/2003_The_Essential_Ozzy_Osbourne_CD_2.rar
http://rapidshare.com/files/145614281/2007_-_Black_Rain.rar
http://rapidshare.com/files/145615159/2007_-_Black_Rain__Single_.rar
http://rapidshare.com/files/145616193/Bonus.rar

MOTÖRHEAD

MOTÖRHEAD



24 Aralık 1945’te dünyaya gelen Ian Fraster, yani bizim tanıdığımız adıyla Lemmy Kilmister, müzikle ilk tanıştığında henüz dokuz yaşındaydı. Bundan üç dört yıl sonra Lemmy gitarını kaptığı gibi ilk grubu Rainmakers and Motown ile çalışmalara başladı. “Black&The Rock in Vicars” veya sonraki adıyla “Vicars” adlı ikinci grubunu kurduğunda ise henüz 19 yaşındaydı. Daha sonra sırasıyla “Sam Gopal’s Dream” ve “Raga Rock” adlı gruplarda çalan, “Raga Rock” grubuyla bir de “Opal Butterfly” adlı albüm çıkaran Lemmy’nin bir sonraki durağı ünlü grup Hawkwind olacaktı. Basçı eksikliği yüzünden gruba misafir sanatçı olarak alınan Lemmy, Hawkwind’in beş albümüne imza atmış ve grubun vazgeçilmez elemanlarından biri olmuştu.
Fakat Lemmy’nin Amerika - Kanada sınırında üzerinde uyuşturucu yakalatması Hawkwind’den atılmasına neden oldu. Kötü gibi görünen bu olay aslında bir efsanenin, Motörhead’in temellerinin atılmasıydu.

Lemmy bu gelişmeden sonra Bastards adinda bir grup kurdu. Menejerinin önerisiyle grubun ismi Lemmy'nin henüz Hawkwind’deyken yazdigi şarkinin adiyla degiştirilerek Motörhead oldu. Lemmy yanina Phlilty Animal Taylor ve Larry Wallis'i de alarak Motörhead'in ilk albümü On Parole'u 1976'da kaydetti. Ne var ki bu albüm ancak 1979'da yayınlanabilecekti. On Parole ile gördüğümüz kadarıyla grubun soundu klasik rock'n'roll temelleri üzerine oturmuştu ama klasik rock’n’rolldan çok daha hızlıydı.

Daha sonra Fast Eddie Clark’ın gitarın başına geçip, Larry ile yolların ayrılmasıyla Motörhead’in efsanevi triosu oluşmuş oldu. Bu üçlü arka arkaya OverKill, Bomber, Ace of Spades ve Iron Fist adlı dört albümü yaptı. Sonuç tek kelimeyle mükemmeldi. Motörhead bu dört albümle ortalığı kasıp kavurdu. Bu dört ayrı klasik albümü birer veye birer buçuk yıllık aralıklarla yapmıştı grup, ve perfromansının en üst seviyelerindeydi. Grup bu albümlerle saf rock’n’roll’dan daha farklı bir tarza kaymıştı. Rock’n’roll’dan hard rock’a uzanan bir tarzdı bu. Ayrıca grup sadece stüdyoda değil, sahnede de başarılıydı ve şu anda bile en iyi live albümlerinden biri olarak gösterilen “No Sleep ‘til Hammersmith” 1981’de yayınlanmıştı. Bu, kesinlikle mükemmel bir konser albümüydü. Zaten benim Motörhead ile tanışmam da bu albümle olmuştu. 1981’de henüz hayatta değildim ama 1996’da albümü tesadüfen edinip dinlediğimde bu albüm beni fazlasıyla etkilemiş ve bir Motörhead fanı yapmaya yetmişti.

İşte tam grubun bu en verimli çağında Fast Eddie grubu bıraktı. Eddie’siz çıkan Another Perfect Day albümü yine aynı sounddaydı ama vasatı aşamamış bir albüm olarak çıktı fanların karşısına. Üstelik Fast Eddie'nin yerine Thin Lizzy'den gelen gitarist Brian Robertson konserlerde Motörhead klasiklerini çalmayarak fanların büyük tepkisini toplamıştı. Suyu iyiden iyiye ısınan Robertson, gruptan kısa sürede ayrılacaktı.

Ama bundan sonra çıkan Orgasmatron ve Rock’n’roll albümleri Another Perfect Day kadar başarısız değildi. İşte OverKill'den Rock'n'roll albümüne kadar olan bölümü Motörhead’in orta evresi olarak tanımlayabiliriz.

Albümler arasında küçük farklar olmasına rağmen genelde bu yedi albümlük seride Motörhead’in tarzı rock’n’roll ve hard rock arasında gidip geldi. Sound rock’n’roll olmasına rağmen ilk iki albümde bile Motörhead klasik bir rock’n’roll grubu değildi. Bunda en büyük faktör ise tabii ki Lemmy’nin o eşi benzeri bulunmayan vokaliydi. Enstrümanlar klasik rock kalıplarında olmasına rağmen Lemmy’nin vokali müziği çok farklı noktalara götürüyordu. Zaten daha sonra Phill Taylor’un dediği gibi Motörhead ne hard rock, ne death metal, ne black, ne white metal değildi, heavy metal hiç değildi. Grup soundunu heavy rock olarak tanımlıyordu.

Motörhead'te köklü değişimler oluyordu. Another Perfect Day sonrası grubu bırakan Phill Taylor Orgasmatron albümünde Pete Gill'e ödünç verdiği bagetlerini Rock’n’roll albümünde geri alacaktı. Ayrıca Orgasmatron albümünde Motörhead bir geleneğini bozuyor, grup ilk kez üç kişiden dört kişiye çıkartılıyordu. Another Perfect Day’deki performans ve tavırlarıyla hem Lemmy’nin hem de fanların sabrını taşıran Brian Robertson yerine gruba iki yeni gitarist dahil olmuştu. Phill Campbell ve Wurzel adlı iki yeni gitaristin etkileri Orgasmatron'da pek belli olmasa da, Rock'n'roll albümünde kendini göstermeye başlamıştı. Rock’n'roll albümünü eline alan fanlar Orgasmatron albümünde yer almayan Phill Taylor'un gruba gelmesini büyük bir sevinçle karşıladılar. Grubun efsanevi bateristi yeniden evindeydi artık. Ve artık bence grubun en verimli kadrosu kurulmuş oldu. Oldu olmasına ama Rock'n'roll albümü yine o eski sounddaydı. Kimsenin buna itirazı yoktu aslına bakarsanız; ama ikinci gitar gereksizdi bu tarz için. Tek gitarla da çok rahat yapılabilirdi bu müzik, ikinci gitar çok fazla katkı sağlayamıyordu.

Lemmy de aynı şeyi düşünmüş olacak ki Rock’nroll albümünden tam dört yıl sonra çıkan 1916 albümüyle birlikte fanlarına çok büyük bir sürpriz yapmıştı. Artık Motörhead orta evresini tamamlamış, bir sonraki evreye geçmişti 1916 albümüyle. Eski Motörhead'ten çok aşırı farklı olmasa da yine de farklıydı bu tarz. Bir kere ikinci gitar çok güzel oturtulmuştu artık sounda. Motörhead’in heavy rock tanımlaması da işte tam bu sırada geldi Phill Taylor’dan. Son derece melodik bir hard’n’heavy albümüydü karşımızdaki. İçinde rock'n'roll'dan heavy metale, blues'dan hard rock'a kadar birçok öğe taşıyordu bu albüm ve sonuç tek kelimeyle mükemmel olmuştu. Benim en sevdiğim Motörhead albümü olan 1916’da eskiden farklı olarak bir de baladlar vardı, Motörhead ilk kez balad deniyordu ve sonuç son derece başarılıydı. Love Me Forever ve epik bir yapıda olan ve albümle aynı adı taşıyan 1916 fanlar tarafından da beğeniyle karşılanmıştı.

1916'dan sonra çıkan March ör Die ve Bastards albümleri (Lemmy'nin içinde kalmış olacak ki albümün adını Bastards koydu) Philty Animal Taylor'un 1916'dan sonra gruptan geri dönmemek üzere tekrar ayrılmasına rağmen aynı başarıyı devam ettirdi. Bu üç albümlük seri gerçekten geçmişteki dört albümlük seri kadar başarılı olmasa da yine de bayağı başarılıydı.

Her çıkışın bir inişi vardır. Motörhead yine üç albümlük bir seriye giriyordu. Grubun dördüncü evresi, Sacrifice albümüyle birlikte başlamış oldu. Sacrifice, diğer albümler kadar başarılı değildi, ayrıca grup o melodik soundunu terkediyordu yavaş yavaş. Kısacası Sacrifice albümü vasatı aşamadı. Sacrifice’dan sonra gelen Overnight Sensation ve Snake Bite Love da Motörhead'in eski günlerini çok ama çok aratıyordu fanlarına. Bu arada Overnight Sensation’da Wurzel’in ayrılmasıyla grup yine üç kişi kaldı. Kaldı kalmasına ama Motörhead'in müziği iyice monotonlaştı. Melodi kayboldu. Fanlar arasında Fast Eddie ve Phill Taylor’u gruba geri isteyenlerin sayısı giderek çoğalmaya başladı. Snake Bite Love yine de çok kötü değildi ama dediğim gibi, eski Motörhead'i aratıyordu. Bu arada özeleştiri yapmam gerekirse, Shit’zine’in ilk sayısında kritiğini yaptığım bu albümü, bir Motörhead fanı olarak, subjektif bir biçimde, Motörhead’e toz kondurmadan kritiklemiştim, gerçekten de toz konduramıyordum. Bence çok felaket bir albüm değildi ama ortada bir gerçek vardı ki Motörhead eski halinden çok uzaklardaydı. Bu üç albümlük evrede rock'n'roll ve blues etkileri kaybolmaya yüz tutmuş, dolayısıyla da ortaya sert ama yavan bir sound çıkmıştı. Melodik parçalar azınlıktaydı ve açıkçası grubu sadece Lemmy’nin o efsanevi sesi , bası ve karizması götürüyordu.






Standart

işte tam bu başararısızlıklar üzerine çıkan “Everything Louder than Anyone Else” adlı çift cdlik konser albümü bir anda tüm başarısızlıkları sildi süpürdü. Konser albümü anlaşılmaz bir biçimde başarılıydı.
Üstte saydığım Motörhead’in belli başlı dört evresi mükemmel bir biçimde yansıtılmıştı. Ama bu, başarısızlıkları görmemezlikten gelme olarak anlaşılmamalı. Motörhead bu dört evrenin parçalarını o kadar güzel kaynaştırmıştı ki birbirine, o vasatı aşamayan albümlerin vasat şarkıları bile birer hard’n’heavy klasikleri olarak çıkıyordu karşımıza. Lemmy de "Motörhead ölmedi, hâlâ ayakta" dercesine ve bir geri dönüşü müjdelercesine albümün hemen başında Alman seyirciye “We are Motörhead, and we’re gonna kick your ass” diye haykırıyordu.
Gerçekten de Lemmy sözünü tuttu. Konser albümünde verdiği mesajı yerine getirdi Lemmy. Motörhead'in son albümünün adı "We are Motörhead" "biz buradayız, ölmedik" dercesine. Albümü dinlemeden önce son derece tedirgin ve heyecanlıydım, artık vasat bir şeyle karşılaşmaya ne benim, ne de diğer Motörhead fanlarının tahammülü vardı çünkü. Albüm, yurdışından yaklaşık bir ay sonra elime ulaştı, gerçi ben birkaç şarkıya mp3 formatında ulaşmıştım ve sonuç gerçekten beni şaşırtmıştı.
Albümün ilk parçası See me Burning güzel bir hard'n'heavy örneği. Grubun dördüncü evresine yakın ama o tarzdan kat kat üstün bir parça. İkinci parça Slow Dance de birinciye sound olarak benzeyen güzel bir parça. Üçüncü parça Stay out of Jail gerçekten çok güzel bir rock klasiği. Gelelim dördüncü parçaya. God Save the Queen. Parça, Sex Pistols’un bir klasiği ama siz bence bu parçayı bir de Motörhead'in yorumuyla dinleyin. Kesinlikle albümün en büyük sürprizlerinden biri, mükemmel. Parça, Lemmy'nin korkunç bir kahkasıyla başlıyor. Lemmy de bu arada Sex Pistols’un ağzından da olsa bayağı bir giydirmiş İngiltere kraliyetine ve aslında düzene. Beşinci parça Out to Lunch albümün en başarılı parçalarından. 1916 ve hatta daha öncesi dönemini anımsatıyor Motörhead'in. Son derece melodik, sert ve hızlı, anlayacağınız tam bir Motörhead parçası. Altıncı parça Wake the Dead ise kesinlikle Orgasmatron 2 olarak adlandırılabilirdi. Orgasmatron (albüm değil, parça) tarzı bir parça, Orgasmatron’un nasıl bir parça olduğunu anlatmama gerek yok herhalde. (Bu arada sadece internette bulunan bir parça var, Orgasmatron 2000, bulup dinleyin, Orgasmatron’un farklı bir yorumu, Napster'da bulunuyor bazen.) Yedinci parça One More Fucking Time ile Motörhead, 1916’daki başlattığı geleneğini bozmamış, yine bir balada yer vermiş. Albümün favorilerinden, mutlaka dinlemelisiniz bu baladı. Sekizinci parça Stagefight / Crash and Burn, güzel bir heavy rock parçası. (Wearing Your) Heart on Your Sleeve ise albümün en vasat parçası. Genel olarak Overnight Sensation veya Sacrifice albümlerinin tarzına yakın. Veeeeeeeeee geldik final parçasına. “Biz size rock’n’roll’u getireniz, biz sizin kalplerinize güç vereniz, biz sizin geçmişinizden gelen geleceğiniz, biz gecenin içindeki alev, çöp kutusunun içindeki kıvılcımız, biz Motörhead’iz, bizim sınıfımız yok...” Parçanın adı, tahmin ettiğiniz gibi "We are Motörhead". Gerçekten kelimelerle anlatılacak bir parça değil. Yukarıda sözlerinin hepsi yok, bulup okuyun derim, adamlar “işte biz buradayız” diye haykırıyor parçada. Parça, Ace of Spades ve ÖverKill'dekine çok benzer bir bass rifiyle açılıyor ve We are the Road Crew’deki gibi son derece hızlı bir tempoyla başlayıp bitiyor. Motörhead’in o en başarılı dört albümünü çıkardığı zamanlardan kopup gelen bir parça, gelecek için de çok kuvvetli sinyaller veriyor. Ayrıca Lemmy “bizim sınıfımız yok” demekle ne kastediyor sizce???
Albüm, anlayacağınız gibi son derece başarılı bir geriye dönüş albümü. Gerçi yine çok objektif olduğumu söyleyemem bu kritiğimde. Gelelim albümün sunuluş biçimine. Sınırlı sayıda basılmış olan box set var. Albüm size deri bir kutuda sunuluyor ve içinde sticker, kartpostal ve bir de poster var ekstra olarak.

Alıntı











1977 - Motörhead
1977 - On Parole
1978 - Louie Louie [EP]
1979 - No class [EP]
1979 - Overkill
1980 - Ace of Spades [EP]
1980 - St. Valentines Day Massacre [EP]
1980 - The Golden Years [EP]
1981 - Motorhead [EP]
1981 - No Sleep Til Hammersmith
1982 - Iron Fist
1982 - Iron Fist [EP]
1983 - Another Perfect Day
1983 - I Got Mine [EP]
1983 - What's Words Worth (Live)
1986 - Ace Of Spades
1986 - Orgasmatron
1987 - Rock 'N' Roll
1991 - 1916
1992 - March Or Die
1993 - Bastards
1995 - Sacrifice
1996 - Overkill (Remastered)
1996 - Overnight Sensation
1998 - Snake Bite Love
1999 - Everything Louder Than Everyone Else (Live)
2000 - We Are Motörhead
2001 - Motorhead (Remastered)
2002 - Hammered
2002 - Keep Us On The Road (Live)
2002 - Tear Ya Down - The Rarities
2003 - Live At Brixton Academy (Live)
2005 - BBC Live and in Session
2005 - Bomber (Remastered)
2006 - Kiss Of Death
2008 - Motorizer


Links
http://rapidshare.com/files/106482858/1977_-_Motoerhead.rar
http://rapidshare.com/files/106488612/1977_-_On_Parole.part1.rar
http://rapidshare.com/files/106491792/1977_-_On_Parole.part2.rar
http://rapidshare.com/files/106492230/1978_-_Louie_Louie__EP_.rar
http://rapidshare.com/files/106492891/1979_-_No_class__EP_.rar
http://rapidshare.com/files/106498157/1979_-_Overkill.part1.rar
http://rapidshare.com/files/106501398/1979_-_Overkill.part2.rar
http://rapidshare.com/files/106501784/1980_-_Ace_of_Spades__EP_.rar
http://rapidshare.com/files/106502535/1980_-_St._Valentines_Day_Massacre__EP_.rar
http://rapidshare.com/files/106503854/1980_-_The_Golden_Years__EP_.rar
http://rapidshare.com/files/106504423/1981_-_Motorhead__EP_.rar
http://rapidshare.com/files/106508319/1981_-_No_Sleep_Til_Hammersmith.rar
http://rapidshare.com/files/106508658/1982_-_Iron_Fist__EP_.rar
http://rapidshare.com/files/106513117/1982_-_Iron_Fist.rar
http://rapidshare.com/files/106518661/1983_-_Another_Perfect_Day.part1.rar
http://rapidshare.com/files/106520973/1983_-_Another_Perfect_Day.part2.rar
http://rapidshare.com/files/106521752/1983_-_I_Got_Mine__EP_.rar
http://rapidshare.com/files/106525010/1983_-_What_s_Words_Worth__Live_.rar
http://rapidshare.com/files/106529627/1986_-_Ace_Of_Spades.part1.rar
http://rapidshare.com/files/106529802/1986_-_Ace_Of_Spades.part2.rar
http://rapidshare.com/files/106533791/1986_-_Orgasmatron.part1.rar
http://rapidshare.com/files/106534401/1986_-_Orgasmatron.part2.rar
http://rapidshare.com/files/106538277/1987_-_Rock__N__Roll.part1.rar
http://rapidshare.com/files/106538740/1987_-_Rock__N__Roll.part2.rar
http://rapidshare.com/files/106542536/1991_-_1916.rar
http://rapidshare.com/files/106546877/1992_-_March_Or_Die.part1.rar
http://rapidshare.com/files/106547430/1992_-_March_Or_Die.part2.rar
http://rapidshare.com/files/106551960/1993_-_Bastards.part1.rar
http://rapidshare.com/files/106552101/1993_-_Bastards.part2.rar
http://rapidshare.com/files/106774452/1995_-_Sacrifice.rar
http://rapidshare.com/files/106778591/1996_-_Overkill__Remastered_.rar
http://rapidshare.com/files/106783190/1996_-_Overnight_Sensation.part1.rar
http://rapidshare.com/files/106783247/1996_-_Overnight_Sensation.part2.rar
http://rapidshare.com/files/106787834/1998_-_Snake_Bite_Love.part1.rar
http://rapidshare.com/files/106788198/1998_-_Snake_Bite_Love.part2.rar
http://rapidshare.com/files/106791998/1999_-_Everything_Louder_Than_Everyone_Else__Live_.part1.rar
http://rapidshare.com/files/106792288/1999_-_Everything_Louder_Than_Everyone_Else__Live_.part2.rar
http://rapidshare.com/files/106796781/2000_-_We_Are_Motoerhead.rar
http://rapidshare.com/files/106799626/2001_-_Motorhead__Remastered_.rar
http://rapidshare.com/files/106803530/2002_-_Hammered.rar
http://rapidshare.com/files/106806516/2002_-_Keep_Us_On_The_Road__Live_.rar
http://rapidshare.com/files/106809911/2002_-_Tear_Ya_Down_-_The_Rarities.rar
http://rapidshare.com/files/106814112/2003_-_Live_At_Brixton_Academy__Live_.part1.rar
http://rapidshare.com/files/106814220/2003_-_Live_At_Brixton_Academy__Live_.part2.rar
http://rapidshare.com/files/106817644/2005_-_BBC_Live_and_in_Session.rar
http://rapidshare.com/files/106821353/2005_-_Bomber__Remastered_.rar
http://rapidshare.com/files/106825413/2006_-_Kiss_Of_Death.rar
http://rapidshare.com/files/132908534/2008_-_Motorizer.rar

METAL CHURCH

METAL CHURCH

1980 yılında Kurdt Vanderhoof , San Francisco’da “Metal Church” adında bir grup kurdu. Grubun bateristi Lars Ulrich’ti fakat o Los Angeles’a taşınınca grupta bir hareket olmadı ve Kurdt da Aberdeen, Washington’a geri döndü..

Hemen ertesi sene Kurt Aberdeen’delise arkadaşları Kirk Arrington, Mike Murphy ve Craig Wells ile “Sharpnel” grubunu kurdu. Kirk’in arkadaşı olan Duke Erickson’un da katılımıyla kadro tamamlandı. Mike Murphy gruptan ayrılıp ve “Rogues Gallery” e katılınca, Craig arkadaşı Daivd Wayne’i gruba davet etti.. Sharpnel barlarda, okullarda fırsat buldukları hemen her yerde sahne alıyor ve ağırlıklı Heavy ve Thrash metal coverları yapıyordu

1980 yılında Kurdt Vanderhoof , San Francisco’da “Metal Church” adında bir grup kurdu. Grubun bateristi Lars Ulrich’ti fakat o Los Angeles’a taşınınca grupta bir hareket olmadı ve Kurdt da Aberdeen, Washington’a geri döndü..

Hemen ertesi sene Kurt Aberdeen’delise arkadaşları Kirk Arrington, Mike Murphy ve Craig Wells ile “Sharpnel” grubunu kurdu. Kirk’in arkadaşı olan Duke Erickson’un da katılımıyla kadro tamamlandı. Mike Murphy gruptan ayrılıp ve “Rogues Gallery” e katılınca, Craig arkadaşı Daivd Wayne’i gruba davet etti.. Sharpnel barlarda, okullarda fırsat buldukları hemen her yerde sahne alıyor ve ağırlıklı metal coverları yapıyordu

1983 yılına gelindiğinde ise Sharpnel adını değiştirdi ve Kurdt’un, San Francisco’da kurduğu grubun adı olan Metal Church’ü seçti kendine isim olarak 1984 de artık kendi parçalarını yazmaya başlamışlardı ve grup ilk konserini Aberdeen’deki D&R Theater’da verdi.. Daha sonra kendi adlarını taşıyan Metal Church albümünü Ground Zero etiketiyle çıkardılar..

1985 de albümün iyi satması sonucu Elektra Records, grubu kendi bünyesine alırken grup ilk turuna hazırlanıyordu..

1986 da Grup “The Dark” albümünü çıkardı ve en başta kendi bateristleri olacak olan Lars ulrich ve grubu Metallica ile tura çıktı..
Kurdt grupla beraber çalmayı ve turlara gitmeyi bıraktı fakat grubun şarkılarını yazmaya devam ediyordu.. Onun yerine 1987 de gitarist John Marshall gruba katıldı.

David solo albümü ile uğraşırken 1989 yılında yerine Mike Howe vokalist olarak geldi ve grup “Blessing in Disguise” albümünü çıkardı..

90' lara gelindiğinde grup “The Human Factor” albümünü çıkarırken Kurdt, Kirk’le beraber “Hall Aflame” grubunu kurdu ve “Guaranteed Forever” adlı bir albüm çıkardı.. Hall Aflame daha sonra ZZ Top’a açılış grubu olarak sahne aldı..

Metal Church “Hanging in the Balance” albümünü çıkarıp turnelere başladı fakat Amerika’nın müzikal iklimi değişmişti.. Artık metal revaçta değildi ve grup 1993 yılında dağıldı..

1997'de Kurdt ve Kirk beraber bir stüdyo yaptılar ve “Vanderhoof” grubunu kurdular. Grup Savatage ile beraber Avrupa turuna çıkarken, kendileriyle aynı adı taşıyan bir albüm de çıkardı..

Metal Church’ün kurucu elemanları 98 yılında bir konser albümü için bir araya geldiler.. Bu beraberlik sırasında tekrar kaynaşan eski arkadaşlar yeni bir albüm yapma kararı aldılar. İşler yolundaydı ve Craig Wells ile John Marshall’ın dönmesiyle taşlar yerine oturdu..

Takibindeki yıl grup “Masterpeace” albümünü çıkardı ve Avrupa turuna çıktı.. Duke, ailesi yüzünden, Kirk ise kişisel problemleri yüzünden tura katılamadı.. Eleman açığını Vanderhoof’un bateristi Jeff Wade ve bas gitaristi Brian Lake ile kapattılar..

2002 yılına gelindiğinde Kurdt yeni Vanderhoof albümü, “A Blur In Time” o bitirdi ve John’la beraber yeni Metal Church albümü için şarkı yazmaya başladılar..

Grup, 2004 Temmuz ayında 10 şarkılık "The Weight of the World" albümünü çıkarırken hayranlarına güzel bir 20. yıl armağanı sunmuş oldu..

1986 - The Dark
1989 - Blessing In Disguise
1991 - The Human Factor
1993 - Hanging In The Balance
1999 - Masterpeace
2004 - The Weight Of The World
2006 - A Light In The Dark

Links
http://rapidshare.com/files/94525391/1986_-_The_Dark.rar
http://rapidshare.com/files/94525847/1989_-_Blessing_In_Disguise.rar
http://rapidshare.com/files/94526206/1991_-_The_Human_Factor.rar
http://rapidshare.com/files/94526673/1993_-_Hanging_In_The_Balance.rar
http://rapidshare.com/files/94527105/1999_-_Masterpeace.rar
http://rapidshare.com/files/94527637/2004_-_The_Weight_Of_The_World.rar
http://rapidshare.com/files/94527974/2006_-_A_Light_In_The_Dark.rar

MERCYFUL FATE

MERCYFUL FATE

Yabancı Biyografi











King Diamond...Aslında onun müzik kariyerini ve başarılarını anlatmaya satırlar etmez...Asıl adı Kim Bendix Petersen olan Danimarkalı King Diamond için efsane bir kişilik denilebilir. Uzun müzik kariyerine baktığımızda gerek 1979 yılındaki ilk grubu Black Rose daha sonraki grubu Mercyful Fate ve King Diamond olarak yaptığı albümlerle Heavy Metal tarihinin efsaneleri arasına adını yazdırmıştır. Önce Black Rose grubunu tanıyalım...1979 yılında vokalde King Diamond, gitarda Jørn Bittcher, basta Jesper "Jez" Weber, klavyede Ib Enemark ve davulda Kurt Jürgens tarafından kurulmuştur. King Diamond özellikle imajıyla gruba karanlık bir yapı getirmiştir. Deep Purple, Uriah Heep, Scorpions, Ufo gibi gruplardan etkilenen Black Rose 1980 yılında dağılır. 2001 yılında "King Diamond and Black Rose" olarak Metal Blade etiketiyle "20 Years Ago - A Night Of Rehearsal" adlı bir albüm yayınlanmıştır.

Black Rose dağıldıktan sonra 1981 yılında King Diamond "Brats" grubunun gitaristi Hank Shermann ile birlikte "Mercyful Fate" adlı Heavy Metal grubunu kurmuştur. Timi "Grabber" Hansen (bas), Benny Petersen (gitar), C. Volsing (gitar) ve bir sene sonra da Kim Ruzz gruba katılmış ancak Volsing ve Petersen aynı sene gruptan ayrılmış ve gitara Michael Denner geçmiştir. Yine 1982 de çıkardıkları Mercyful Fate adlı ilk EP lerinin başarı yakalaması ile Roadrunner Records ile anlaştılar ve birbiri ardına güzel albümleri yayınlamaya başladılar. King Diamond ın sesini farklı tonlarda kullanmaktaki muhteşem yeteneği, melodik ve karmaşık yapıdaki gitarlar, satanik konulu lirikleri ve büyüleyici sahne şovlarıyla Mercyful Fate dünyanın en iyi ve efsane Heavy Metal grupları arasında yer almayı başarmıştı. Aynı zamanda konseptleri ile Black Metal akımının başlamasını da sağlamışlardı.

Yaptıkları Melissa (1983), Don''t Break The Oath (1984) gibi albümlerle piyasaya damgasını vurdu Mercyful Fate...Melissa ve Don''t Break The Oath gibi harika albümler Heavy Metal tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Tabii grup 1985 yılında dağılmış ve başta King Diamond olmak üzere elemanlar solo projelere yönelmiştir. Bunlardan en başarılı olanı tabi kendi adıyla kurduğu grup ile yaptığı albümlerle efsane olduğunu kanıtlayan King Diamond dır. Biz yine Mercyful Fate e döneceğiz. Ama Mercyful Fate 90 lı yılların başına doğru tekrar biraraya gelmiştir. In The Beginning (1987) Return Of The Vampire (1992) ve In The Shadows (1993) albümlerinden özellikle Metal Blade etiketiyle ilk çıkardıkları albüm In The Shadows çok iyi bir başarı yakalayan albümdür. Bu albümde King Diamond, Hank Shermann, Michael Denner, Timi Hansen ve Morten Nielsen den oluşan kadrosuyla Merycful Fate tarihinin en başarılı albümlerinden birine imza attı. Harika gitar rifleri, muhteşem sololar, King Diamond un her zamanki gibi güçlü ve çeşitli vokalleriyle albüm başyapıtlar arasında yerini almıştır. Daha sonra çıkardıkları Time (1994), Into The Unknown (1996), Dead Again (1998), 9 (1999) gibi albümlerle başarılarına devam etselerde 1999 sonrasında King Diamond kendi adıyla yaptığı çalışmalara ağırlık vermeye başladı.




Grup Üyeleri;

King Diamond (Kim Bendix Petersen) 1981- Vocals
Hank Shermann (Rene Krolmark) 1981- Guitars
Mike Wead (Mikael Wikström) 1996- Guitars
Sharlee D''Angelo (Charles Andreason) 1993- Bass
Bjarne T. Holm 1994- Drums





Eski Üyeler;

C. Volsing 1981-1981 Guitars
Benny Petersen 1981-1982 Guitars
Kim Ruzz 1982-1985 Drums
Snowy Shaw (Tommy Helgesson) 1993-1994 Drums
Timi "Grabber" Hansen 1981-1993 Bass
Michael Denner 1982-1996 Guitars





Diskografi;

1982 - Mercyful Fate (EP)
1983 - Melissa
1984 - Don''t Break The Oath
1987 - The Beginning
1992 - Return Of The Vampire
1993 - In The Shadows
1994 - The Bell Witch (EP)
1994 - Time
1996 - Into The Unknown
1998 - Dead Again
1999 - 9
2001 - 20 Years Ago-A Night Of Rehearsal (Black Rose)

Links
http://rapidshare.com/files/71574383/1982_-_Nuns_Have_No_Fun__EP_.rar
http://rapidshare.com/files/71576737/1983_-_Melissa.rar
http://rapidshare.com/files/71577214/1984_-_Don_t_Break_The_Oath.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71573552/1984_-_Don_t_Break_The_Oath.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71575469/1987_-_The_Beginning.rar
http://rapidshare.com/files/71575975/1992_-_Return_Of_The_Vampire.rar
http://rapidshare.com/files/71577185/1993_-_In_The_Shadows.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71574020/1993_-_In_The_Shadows.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71575784/1994_-_The_Bell_Witch__EP_.rar
http://rapidshare.com/files/71577143/1994_-_Time.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71573382/1994_-_Time.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71577147/1996_-_Into_The_Unknown.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71573313/1996_-_Into_The_Unknown.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71577140/1998_-_Dead_Again.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71574426/1998_-_Dead_Again.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71576592/1999_-_9.rar




MEGADETH

MEGADETH


80’li yılların başlarında ’rüyalar ülkesi’ Amerika’da sular kaynamaya çoktan başlamıştı... Amerika’nın gerçekte ’rüyalar ülkesi’ olmadığını anlayan bir kaç asi adam artık bağıra bağıra isyan etmek istiyordu. Hiç bir estetik kaygı düşünmeyecek kadar sinirli ve ateşliydiler... Savaşlar olmuştu ve olacaktı da... İnsanlar ölüyordu ve öleceklerdi de... İnsanlığın başından itibaren rahatsızlık veren otorite ve güç insanları ezmişti ve ezmeye devam da edecekti... Tabi ki thrash ile bunları bağırıp çağırmaya ihtiyacı vardı insanların.

İşte tüm bunlardan rahatsız olan ve müzik yapmak için çıldıran gençler özellikle Amerika olmak üzere dünyanın her yerinde coşmaya başlamışlardı... Metallica, Slayer, Megadeth, Testament, Annihilator, Metal Church, Overkill, Sepultura gibi THRASH grupları zincirlerini kırıp seslerini duyurmayı başarabilmişlerdi. Tabii günümüze kadar hangi evrelerden geçip ne kadar dejenere oldukları anlaşılıyor.

Megadeth’ten önce, konumuzla direk ilgisi olan Metallica’yı da kısaca tanıyalım. (Ayrıntılı Metallica tanıtım yazısı çok yakında Müzik Kutusu’nda!) Metallica kurulduğunda gitaristleri James Hetfield ve "Panic" adlı gruptan ayrılıp gelen Dave Mustaine (lead) idi. Birçok beste ve konserden sonra Mustaine Metallica’dan kapı dışarı edildi. Yaklaşık bir sene sonra bass gitarist David Ellefson, gitarist Kerry King ve davulcu Lee Rausch ile Megadeth’i kurdu. (1983) Bir kaç konsere çıktıktan sonra, Kerry King, Slayer’a geri döndü. Lee Rausch da gruptan ayrıldı ve yerini Gar Samuelson aldı. Kerry King ayrılınca da yerine Chris Poland geldi. Ve nihayet 1984’te Capitol Records’la anlaştılar.

1985’te ilk albümlerini çıkardılar; "Killing Is My Business... And Business Is Good!" Mustaine piano da çaldı. Genelde gençlik, hızlı yaşam, ölüm, thrash ve siyaset hakkındaydı şarkı sözleri. Albüm fazla satmadı ve dolayısıyla çok kişiye tanıtamadılar kendilerini.

1986 yılında ’’Peace Sells... But Who Is Buying?’’ albümünü çıkardılar. Daha profesyonelce hazırladıkları bu albüm bir öncekine nazaran daha derli toplu, daha organize, ve daha oturmuştu. Değindikleri konular albümün adından da anlaşılacağı gibi barış ağırlıklı sözlerdi. Özgürlük ve biraz da karamsarlık. Bu albümle beraber grubun maskotu olan ’’VIC the skull__ RATTLE HEAD’’ tanınmaya başlamıştı.

Grubun davulcusu Samuelson ve gitaristi Poland gruptan çıktı. Yerlerini davulcu Chuck Behler ve gitarist Jeff Young aldı. (1987)

1988’de grup 3. albümü olan "So Far, So Good... So What?"ı piyasaya sürdü. Bu albümle iyice ünlenmeye başlayan Megadeth, gerek müziğiyle gerekse Mustain’in ustalıkla yazdığı şarkı sözleriyle ’’taviz vermeyeceğiz’’ mesajını veriyordu herkese. Aileler çocuklarının Megadeth dinlemesine izin vermiyordu artık ve bu Megadeth’in yavaş yavaş amacına ulaştığını gösteriyordu. Bu yeni albüm grup elemanlarının değişmesiyle diğerlerine nazaran daha farklı bir müzikal konseptteydi. Bu sefer yasalara, politikacılara, diktatörlere ve otoriteye karşı çıkmıştı şarkılarıyla. Ve Sex Pistols’un bir şarkısını coverladılar. ’’Anarchy in UK’’... Artık yaptıkları müziğin ve isyanın evrensel olduğunu göstermişlerdi herkese.

1989’da kadro yine boşalmıştı. Behler ve Young gruptan çıktı. Grup senenin sonlarına doğru davulcu Nick Menza’yı aldı bünyesine. Ve aynı sene içinde Mustaine zararlı ve yıkıcı araba kullanmaktan tutuklandı ve içeri atıldı.

1990’da grup Alice Cooper’ın "No More Mr. Nice Guy" şarkısını coverladı. Hala gitarist açığı olan grup gitar virtizü olan Marty Friedman’laanlaştı ve "Rust In Piece" çıkardılar piyasaya. Çok fazla ilgi gören albüm silinmesi imkansız hale gelen bir efsaneye imza atmış oldu. Tamamen değişik bir tarzdaydı albüm. Dakikalarca süren sololar, karmaşık davullar ve melodik ritmleri yine muhalif sözlerle yoğurmuşlardı. O sıralar olmuş olan Körfez Savaşından tutun uzaylılara kadar yayılmıştı işledikleri konular.

1991’de grup "Rusted Pieces" adlı ilk videosunu çıkardı. Daha sonra "Bill & Ted’s Bogus Journey"e soundtrack (film müzikleri) olmak üzere "Go To Hell" şarkısını hazırladılar.

1992’de de Super Marıo Bros’a "Breakpoint" adlı şarkılarını verdiler ve bu, oyunun soundtracki oldu. Ve grup "Countdown to Extinction"ı piyasaya sürdü. Artık ününe ün katmış olan grup müzikalitesini iyice geliştirdi ama amatör ruhları yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Müziğinde artık teknolojinin son harikalarını da kullanmış olan grup yine tamamen farklı bir tarz denemişti. Genelde yine çok tutulan albüm bazı fanları tarafından hoş karşılanmamıştı. Yoksa grup paranın tadını aldı mı? diye endişeler doğmaya başlamıştı. Yine efsaneleşen bu albümün sözleri yine ABD’yi yere batırıp çıkarmıştı. Şarkılara çektikleri kliplerde politikacıları öldürüyor, askerleri aşağılıyor, silahları kırıyordu. Artık tabii çevrenin yok oluşuna da parmak basıyorlardı. Ve aynı sene "Exposure Of A Dream" adlı videoyu çıkardılar...

1993’e gelindiğinde grup The ^^Last Action Hero^^ adlı film için Angry Again adlı şarkıyı yaptı. Ve 99 Ways To Die adlı şarkısını da "The Beavis and Butthead Experience" için soundtrack olarak yaptı.

1994’te "Youthanasia" yı çıkaran grup artık o kadar piyasaya karışmıştı ki artık MTV’nin vazgeçilmez malzemelerinden biri olmuştu. Artık biz yaşlandık ve sorunlarla uğraşacak halimiz kalmadı mesajını verdi bu albüm ve fanlarını büyük bir hayalkırıklığına uğrattı.Daha sonra Black Sabbath’ın Paranoid adlı şarkısını bir Black Sabbath tribute albümü olan "Nativity in Black: A Tribute to Black Sabbath" coverladı.

1995 yılında daha önce çıkardıkları soundtrack şarkılarının bir nevi toplaması olan "Hidden Treasures"ı piyasaya sürdüler. Ve daha sonra ^^Evolver: The Making of Youthanasia^^ videosunu çıkardı grup.

1997 de "Cryptic Writings"le döndüler piyasaya. Müzikalitesinden hiç ödün vermemiş olan grup amacından ve fanlarından caymışa benziyordu. Artık yeni hayranlar kazanma çabası içindeydiler ve bahaneleri herzamanki gibi ’’Biz değişik şeyler yapmayı seviyoruz’’ şeklindeydi. Daha sonra Almost Honest adlı şarkıları "Mortal Kombat" için yeniden düzenlendi ve kullanıldı.

1998’de emektar davulcu Nick Menza’nın hastalığı yüzünden grup başka bir davulcu arayışına girdi ve Jimmy DeGrasso yeni davulcu olarak gruba dahil oldu. Fanlarına üst üste hayal kırıklığı yaşatan grup büyük bir süratle müzikal açıdan olmasa da sosyal açıdan dejenere oluyordu.

Ve 1999... Megadeth için bir dönüm noktası olan "Risk" albümünü çıkardılar. Kalitesini yansıtmaktan uzak olan bu albüm ile birlikte grubun adı Backstreet Boys’la anılmaya başlandı. Gerek müzikal açıdan gerekse sosyal yönüyle şaşırtıcı niteliğe sahip olan "Risk" albümü, gruba tamamen yeni bir hayran kitlesi kazandırdı. Tabii bir de basının sevgisini... Aynı sene bu albümden olan "Crush’em" şarkısını ’’Universal Soldier 2 Soundtrack’’ olarak yayınladılar.

2000’de Marty Friedman gruptan tek başına çalışmak üzere ayrıldı. Yerini "Savatage" ın gitaristi Al Pitrelli aldı. 10. albümlerini çıkarmak üzere çalışmaya başladıklarında Capitol Records’dan ayrıldılar ve Sanctuary Records ile anlaştılar. Daha sonra rahata ve paranın tadına iyice alışmış olan grup, düzmece bir toplama albüm hazırladı. (Capitol Punishment: The Megadeth Years)

2001 yılına gelindiğinde grup yeni gitaristiyle yeni bir albüm çıkardı. (The World Needs A hero!) Artık müzikalitesi iyice düşmüş Megadeth’in eski halinden eser kalmamıştı. Bu albüm eski hayranlarının yüreğine azıcık da olsa su serpti çünkü rock müziğine daha yakındı. Yaptıkları hatalardan üzgün olduklarını belirten grubun kurucu ve baş üyesi Dave Mustaine; "Risk" albümü için özür diledi hayranlarından ve aynı sene Türkiye’ye gelip Türk hayranlarına tamamen mükemmel bir müzik ziyafeti çekti...
Tamamen amatör ruhla hazırlanmış ve müthiş hızlı ve keskin gitarların kullanıldığı albümde

Diskografi

2001
The World Needs a Hero

2000
Capitol Punishment

1999
Risk

1997
Symphony of Destruction
Cryptic Writings

1995
The Making of Youthanasia (Video)
Hidden Treasures

1994
Youthanasia

1992
Countdown to Extinction
Exposure Of A Dream (Video)
Foreclosure Of A Dream

1991
Hangar 18
Rusted Pieces

1990
Rust In Peace

1988
So Far, So Good, So What

1986
Peace Sells... But Who’s Buying?

1985
Killing Is My Business... And Business Is Good!

Links
http://rapidshare.com/files/71562020/1985_-_Killing_is_My_Business.rar
http://rapidshare.com/files/71562500/1986_-_Peace_Sells..._But_Who_s_Buying.rar
http://rapidshare.com/files/71562346/1988_-_So_Far__So_Good...So_What_.rar
http://rapidshare.com/files/71563015/1990_-_Rust_In_Peace.rar
http://rapidshare.com/files/71563175/1992_-_Countdown_To_Extinction.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71559355/1992_-_Countdown_To_Extinction.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71563223/1994_-_Youthanasia.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71559679/1994_-_Youthanasia.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71561862/1995_-_Hidden_Treasures.rar
http://rapidshare.com/files/71563480/1997_-_Cryptic_Writings.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71559295/1997_-_Cryptic_Writings.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71563250/1999_-_Risk.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71559793/1999_-_Risk.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71568248/2000_-_Capitol_Punishment_The_Megadeth_Years.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71566758/2000_-_Capitol_Punishment_The_Megadeth_Years.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71568141/2001_-_The_World_Needs_A_Hero.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71565470/2001_-_The_World_Needs_A_Hero.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71568129/2002_-_Rude_Awakening.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71568107/2002_-_Rude_Awakening.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71567962/2002_-_Rude_Awakening.part3.rar
http://rapidshare.com/files/71568192/2002_-_Still_Alive__And_Well.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71565745/2002_-_Still_Alive__And_Well.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71568473/2004_-_The_System_Has_Failed.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71564606/2004_-_The_System_Has_Failed.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71568216/2007_-_United_Abominations.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71564072/2007_-_United_Abominations.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71568072/2007_-_Warchest__4_CD_Box_Set_.part1.rar
http://rapidshare.com/files/71568035/2007_-_Warchest__4_CD_Box_Set_.part2.rar
http://rapidshare.com/files/71568059/2007_-_Warchest__4_CD_Box_Set_.part3.rar
http://rapidshare.com/files/71568046/2007_-_Warchest__4_CD_Box_Set_.part4.rar
http://rapidshare.com/files/71567393/2007_-_Warchest__4_CD_Box_Set_.part5.rar

MANOWAR

MANOWAR


Sabbath İngiltere de New Castle City Hall'da bir gösteride çalarken Joey ManOwaR'un gerçek gitaristi Ross The Boss'la tanıştı.O sırada Ross The Boss, Sabbath destekli bir grup olan Shaking Street için çalıyordu.Her ikiside içlerindeki bu metal sevgisini paylaştıkları için ManOwaR fikrinde birleşmeleri uzun sürmedi. Daha sonra metalin en büyük sesi olan Eric Adams ve baterist Donny Hamzik'i bulduktan sonra ManOwaR ilk albümleri olan BATTLE HYMNS'ı çıkardı.

ManOwaR yeni bir firmayla anlaştığında kayıt kontratlarının imzasını kanla attılar( böylece bir ilke daha imza atmış oldular). İkinci albümleri INTO GLORY RIDE da göze çarpan en önemli şey bagetleri müthiş bir şekilde kullanan Scott Columbus oldu öyle ki Scott'un korkunç vuruşları karşısında standart bateriler dayanmıyor, paramparça oluyordu, bu yüzden özel yapım paslanmaz çelik baterilere ihtiyaç duydular.

Altı günde kayıtları ve miksleri hazırlandı, ManOwaR'un üçüncü albümü HAIL TO ENGLAND adını taşıyordu. Bu albüm gruba Great Britain turnesinin haberini veriyordu.Vikinglerin 878'de kuzey İngiltere yi işgalinden beri böyle büyük bir güç görülmemiştir. Dördüncü albümleri SIGN ON THE HAMMER'in desteği ile grup SPECTACLE OF MIGHT adlı turnelerinde her yeri ezip geçerken bütün Avrupa ManOwaR'ın sesini duymuştu bile. Bu olaydan sonra ManOwaR dünyanın en yüksek sesli grubu olarak Guinnes rekorlar kitabına geçti.

SIGN OF THE HAMMER'in hemen ardından grup FIGHTING THE WORLD isimli albümü piyasaya sürdü. ManOwaR bu albümlerinde bütün Avrupa da fırtınalar estirdiler. ManOwaR bu sel gibi sürüyü tatmin edebilmek için daha vahşi, daha gürültülü ve daha sert çalıyor, hayranları sahnede onlarla birlikte şarkı söylüyor hatta gitar çalmaya bile davet ediliyordu.

Grubun bir sonraki albümü KINGS OF METAL geniş hayran kitlesi tarafından grup üyelerine adanmıştı. Grup The Crown And The Ring parçasını 100 kişiden oluşan kilise korosuyla birlikte yapılan kaydı için Birmingham daki st.Paul katerdraline gitti. Bu görkemli yapıtta KINGS OF METAL daki diğer parçalarında olduğu gibi tam bir orkestranın özelliği vardı. Bu dönüm noktası olan kaydın ispatı için tam iki turne gerekti. Hayranları grubun yeni takdimi için tam 4 yıl bekledi. Bu zaman zarfı içinde ManOwaR New York ta kendi stüdyosunu kurdu, bu stüdyo ya besteci Richard Wagner'in evinden sonra Haus Wanfried adı verildi. Ordan grubun yedinci albümü THE TRIUMPH OF STEEL çıktı. Bu albümde 70 dakikalık metal gücünü duymak mümkündü. Homer'in The Illiad adlı eserinden esinlenerek yapılan Achilles Agony And Ectasy isimli şarkı tam 28 dakika sürüyordu. THE TRIUMPH OF STEEL albümü Almanya da listelere 39 numaradan giriş yaptı ve hiçbir single veya klip yayınlanmadan 8 numaraya kadar çıktı. Albüm Yunanistan da piyasaya sürüldüğünde ManOwaR hayranları yeni CD'yi ilk dinleyenler arasına girebilmek için Atinadaki en büyük müzik mağazasına hücüm ettiler.THE TRIUMPH OF STEEL albümüne talep o kadar çoktu ki aceleyle piyasaya daha fazla kayıt sürüldü. Atinadaki ilk konserlerinde grup 15.000 metal manyağına karşı çaldı.

Manowar sözlerinde bir çok konuyu işler, bunları kabaca sınıflandırırsak şöyle bir sonuç elde edebiliriz:

-Savaşlar/Kahramanlık:Grubun en çok işlediği konudur.Eski zamanlardaki savaşları anlatan grup, bu şarkılarıyla coşturucu bir hava yaratmaya çalışır.Günümüzdeki kitlesel savaşlara hiç değinmeyen grubun, eski zamanlardaki bireysel savaşları anlatmasının nedeni, bireyin hayata karşı verdiği mücadeleye dikkat çekilmesinin istenmesidir.
Şarkılar:Manowar, Dark Avenger, Battle Hymn, Gates of Valhalla, Hatred, March for Revenge, Blood of my Enemies, Kill with Power, Hail to England, Thor, Mountains, Sign of the Hammer, The Oath, Violence and Bloodshed, Defender, Black Wind Fire and Steel, Heart of Steel, The Crown and the Ring, Kingdom Come, Hail and Kill, Warrior's Prayer, Achilles Agony and Ecstacy, Ride the Dragon, Spirit Horse of Cherokee, Burning, Power of thy Sword, Courage, Outlaw, King.

-Mistik Öğeler:Manowar belli bir inanca bağlı olmadan bir çok mistik öğeyi şarkılarında kullanmaktadır.
Şarkılar:Gates of Valhalla, Revelation, Each Dawn I Die, Bridge of Death, Guyana, Ride the Dragon, Demon's Whip, Spirit Horse of Cherokee, My Spirit Lives on, Power.
Ayrıca Master of the Wind ve Kingdom Come parçalarında grup ölümü anlatmaktadır.

-Heavy Metal / Sahte Metale Karşı Mücadele:Şarkılarında Heavy Metal'ı yücelten ve sahteciliği yeren, Heavy Metal'in para kazanmak amacıyla yapılmamasını vurgulayan grup, Sahte Metale Ölüm sloganıyla sahte metale karşı savaş açmıştır.Ayrıca dinleyicilerine olan saygısını hiçbir zaman yitirmeyen grup, bazı şarkılarını dinleyicilerine adamış ve onların büyüklüğünü anlatmıştır.
Şarkılar:Metal Daze, Manowar, Secret of Steel, Gloves of Metal, Army of Immortals, Black Arrows, All Men Play on 10, Fighting the World, Blow your Speakers, Carry On, Holy War, Kings of Metal, Blood of the Kings, Metal Warriors, Brothers of Metal, The Gods Made Heavy Metal, Number One, Today is a Good Day to Die, Warriors of the World

-Motosiklet:Grup, tam dört albümünün açılış parçalarında bu konuyu işlemiştir.
Şarkılar:Death Tone, Warlord, Wheels of Fire, Return of the Warlord.

-Sex:Grup sadece üç parçasında bu konuyu işlemiştir.
Şarkılar:Animals, Pleasure Slave, Lady Marmelade.

-Toplumsal Sorunlar:İlk albümünde birkaç şarkıda bu konuya yer veren grup, diğer albümlerinde bu konuya fazla değinmemiştir.
Şarkılar:Fast Taker, Shell Shock.

Manowar'un adı ise Man Of War tamlamasından geliyor.Joey de Maio'nun bu konudaki açıklaması ise, hayatın her zaman bir savaş olduğu yönünde.Ayrıca Manowar eski bir savaş gemisi türü...

Grupta çalan elemanları bir arada göstermek gerekirse:

VOKAL Eric Adams 1980-
GİTAR Ross Friedman 1980-88
David Shankle 1989-93
Karl Logan 1994-
BAS Joey De Maio 1980-
DAVUL Karl Kennedy 1980
Donnie Hamzik 1981-82
Scott Columbus 1982-91
Rhino 1992
Scott Columbus 1992-

Albümleride şöyle sıralayabiliriz:

Battle Hymns 1982
Into Glory Ride 1983
Hail to England 1984
Sign of the Hammer 1984
Fighting the World 1987
Kings of Metal 1988
Triumph of Steel 1992
Hell of Steel 1993
Louder than Hell 1996
Hell on Wheels 1997
Anthology 1998
Hell on Stage 1999

Warriors Of The World 2002


Links
http://rapidshare.com/files/87784978/1982_-_Battle_Hymns_By_CS.rar
http://rapidshare.com/files/87785323/1983_-_Into_Glory_Ride_By_CS.rar
http://rapidshare.com/files/87785639/1984_-_Hail_to_England_By_CS.rar
http://rapidshare.com/files/87786019/1984_-_Sign_Of_The_Hammer_By_CS.rar
http://rapidshare.com/files/87786333/1987_-_Fighting_The_World_By_CS.rar
http://rapidshare.com/files/87786601/1988_-_Kings_Of_Metal_By_CS.rar
http://rapidshare.com/files/87787002/1992_-_The_Triumph_Of_Steel_By_CS.rar
http://rapidshare.com/files/87787405/1994_-_The_Hell_Of_Steel__The_Best_Of_Manowar__By_CS.part1.rar
http://rapidshare.com/files/87787438/1994_-_The_Hell_Of_Steel__The_Best_Of_Manowar__By_CS.part2.rar
http://rapidshare.com/files/87787821/1996_-_Louder_Than_Hell_By_CS.rar
http://rapidshare.com/files/87788017/2002_-_The_Dawn_Of_Battle_By_CS.rar
http://rapidshare.com/files/87788461/2002_-_Warriors_Of_The_World_By_CS.rar
http://rapidshare.com/files/87788784/2006_-_The_Sons_of_Odin_By_CS.rar
http://rapidshare.com/files/87789606/2007_-_Gods_Of_Wars_By_CS.part1.rar
http://rapidshare.com/files/87790249/2007_-_Gods_Of_Wars_By_CS.part2.rar

LYNYRD SKYNYRD

LYNYRD SKYNYRD

1965 yılında Amerika Florida’da My Barckyard ismiyle kurulan Lynyrd Skynyrd o zamanlar birçok grubun ve kişinin hayranı olduğu The Rolling Stones’un parçaları başta olmak üzere The Beatles, The Yardbirds gibi grupların parçalarını coverlayarak maceralarına başlıyorlar. Kuruluşlarından kısa bir süre sonra kendileriyle uğraşan beden eğitimi öğretmenleri Leonard Skinner’a ithafen grup ismini Lynyrd Skynyrd olarak değiştiriyor ve böylece Southern Rock’ın da miladı başlamış oluyordu. Grubun ilk kadrosu Ronnie Van Zant/vokal, Allen Collins ile Gary Rossington/gitarlar, Larry Junstrom/bass gitar, Bob Burns/davul şeklindedir. Burada bir dipnot; Lynyrd Skynyrd, The Allman Brothers Band ile birlikte Lead Gitar (Çift Gitar) tekniği dediğimiz ve günümüzde birçok Heavy Metal grubunun benimsediği tekniği ilk kullanan gruptur. Bu kadroya daha sonra dahil olacak Pill Powell/klavye ile artık grup yavaş yavaş albüm çalışmalarına başlıyordu.

1972 yılına gelindiğinde bass gitara gelen Ed Kings ile stüdyoya giriliyor ancak Ed’in kayıtlarını beğenmeyen Zant gitar kayıtlarını yeniden yaptırtıyordu. Bu sırada Prodüktör Al Kooper eşliğinde grup ilk albümleri pronounced ‘lĕh-‘nérd ‘skin-‘nérd’i 1973 yılında piyasaya çıkartıyorlardı. Albümden Freebird parçası ile radyo listelerinde üst seviyelere kadar tırmanan babalar bu gazla 1974 senesinde Second Helping albümünü piyasaya çıkartıyordu. Albümde yine en dikkat çekici parçalardan biri hala efsaneliğini koruyan Sweet Home Alabama parçası oluyordu. Grup bu albümden sonra bir zamanlar parçalarını coverladıkları idol grupları The Rolling Stones ile çok başarılı bir tura çıkıyorlardı. Çalışmalarına ara vermeyen babalar 1975 yılına gelindiğinde 3. albümleri Nuthin’ Fancy’i kaydediyorlardı. Listelerde ilk 10’da yer alan albümün hemen ardından grup hız kesmeden 1976 senesine gelindiğinde Gimme Back My Bullets ve 1977’de o talihsiz olaydan kısa bir zaman önce de Street Survivors albümünü çıkartıyordu. İşte bu albümden sonra çıkılan bir turnede uçaklarının yakıtının havadayken bitmesi nedeniyle yaşanan kazada grubun beyin takımı denebilicek vokalist Ronnie Van Zant ve gitarist Steve Gaines ile kızkardeşi Cassie Gaines’le birlikte grubun teknik ekibindende birçok kişi hayatlarını kaybediyordu. Diğer elemanların ise ağır yaralı olarak kurtulduğu kazadan sonra grup dağılma kararı veriyordu.

Seneler 1987’i gösterdiğinde grup bir anma konseri için Ronnie’nin kardeşi Johnny Van Zant öncülüğünde yeniden bir araya geliyor, ardından ise eski gruba saygı amacıyla bu konser’den oluşan bir Live albüm (Southern By The Grace Of God) piyasaya sürülüyordu. Bundan sonra sırasıyla The Last Rebel, Endangered Species, Twenty, Edge of Forever, Christmas Time Again ve Vicious Cycle albümlerini yayınlayan grup 70’ler dönemi çalışmlarından derlenen pek çok best of/compilations da yayınlıyordu. Grup 2008 itibariyle çalışmalarına hala devam etmektedir.


1973 - Lynyrd Skynyrd
1974 - Second Helping
1975 - Nuthin' Fancy
1976 - Gimme Back My Bullets
1976 - One More From The Road
1977 - Street Survivors
1978 - Skynyrd's First and Last
1987 - Legend
1987 - Southern By the Grace of God
1991 - Lynyrd Skynyrd 1991
1993 - The Last Rebel
1994 - Endangered Species
1997 - Twenty
1999 - Edge of Forever
2000 - Christmas Time Again

Links
http://rapidshare.com/files/124819216/1973_-_Lynyrd_Skynyrd.rar
http://rapidshare.com/files/124822115/1974_-_Second_Helping.rar
http://rapidshare.com/files/124825007/1975_-_Nuthin__Fancy.rar
http://rapidshare.com/files/124827839/1976_-_Gimme_Back_My_Bullets.rar
http://rapidshare.com/files/124834222/1976_-_One_More_From_The_Road.rar
http://rapidshare.com/files/124836566/1977_-_Street_Survivors.rar
http://rapidshare.com/files/124839011/1978_-_Skynyrd_s_First_and_Last.rar
http://rapidshare.com/files/124841944/1987_-_Legend.rar
http://rapidshare.com/files/124846713/1987_-_Southern_By_the_Grace_of_God.rar
http://rapidshare.com/files/124849982/1991_-_Lynyrd_Skynyrd_1991.rar
http://rapidshare.com/files/124853223/1993_-_The_Last_Rebel.rar
http://rapidshare.com/files/124856470/1994_-_Endangered_Species.rar
http://rapidshare.com/files/124860214/1997_-_Twenty.rar
http://rapidshare.com/files/124864393/1999_-_Edge_of_Forever.rar
http://rapidshare.com/files/124867334/2000_-_Christmas_Time_Again.rar

LED ZEPPELIN

LED ZEPPELIN

Led Zeppelin...
Çoğu kişi için Led Zeppelin rock müziğin ihalıdır. İngiliz kökenli olan grup tartışmasız olarak Blues’u Hard-Rock’a en iyi şekilde uyarlayan gruptur. İngiltere’de başlayan müzik yaşantılarına Amerika’da devam etmiş ve dünya çapınca br üne kavuşmuşlardır. Günümüzde dahi Led Zeppelin, müzik severler tarafından dünyanın en saygı duyulan grupları içindedir. Albümleri, dünya çapında beğeni görümüş ve şarkıları halen müzik severler için vazgeçilmez şakılar arasındadır. İşin müzikal yanı bir tarafa bırakılacak olursa, Led Zeppelin müziklerini paylaştıkaları topluma aynı zamanda yeni bir hayat felsefesi de sunmuşdur.




Müziğe İlk Adım

Led Zeppelin’in oluşum sürecine girmeden önce grup üyelerini daha yakından tanımamızın iyi olacağı kanaatindeyim.

Jimmy Page

9 Ocak 1944 de Heston, Middlesex doğumlu ünlü gitaristi ailesinin tek çocuğuydu. Uzun bir sure amcasının çiftliğinde yaşadıktan sonra okul döneminde müzikle tanıştı ve bunun üzerine ilk gitarını aldı. İlk başlarda Page rock müzikle ilgelenmemişrti taki radyoda duyduğu bir şarkının onu inanılmaz bir şekilde etkilemesine kadar. Bunun üzerine Page, ailesinin yoğun baskı ve itirazarına karşın okulu bıraktı ve bir müzik topluluğunda çalmaya başladı. Daha sonra kendisine profesyonel çalışmalara katılması yönünde tavsiyeler gelince 15 yaşında profesyonel müzik hayatına başladı. Yardsbirds gurbu ile çıktığı ilk turnesi onu hiçbir açıdan tatmin etmedi ve bu turne sonunda Page bas dan gitara geçti.

Robert Plant

20 Ağustos 1948’de West Bronwich’te doğdu. Ailesi, müziğe o kadar katı bakıyorduki, şayet ileride bir gün müzikle ilgilenirse onu evlatlıktan reddedeceklerini söylemişlerdi. Plant’in müzik tutkusu o kadar büyüktü ki herşeyi göze alarak okulu ve evini terketti. Uzun süre çeşitli gruplarla çalıştı fakat kayda değer bir başarı elde etmedi. Page ile haftanın birkaç günü sahne aldığı bir barda tanıştı.

John Paul Jones

3 Ocak 1946’da Londra’da dünyaya gelen Jones’un, Page ve Plant’e göre müzkle tanışması daha kolay oldu. Annesi ve babası zaten müzisyen olan Jones onlarında desteği ile erken yaşlarda müzik hayatına başladı. Çeşitli gruplarla çalıştı ve bir 45 lik çıkardı. Fakat umduklarını bulamayan Jones yeni bir arayış içindeydi.

John Bonham

31 Mart 1947’de Birmingham’da dünyaya gelen John Henry Bonham, bir marangoz ailesinin çocuğuydu. Okul hayatı nerdeyse yok denecek kadar kısa süren Bonham, okuldan ayıldıktan sonra genç yaşta babasının marangoz atölyesinde çalışmaya başladı. Davul çalmaya 5 yaşında başlayan Bonham’s en büyük desteği ona teneke kutularından yaptığı ilk davulunu hediye eden annesiydi.

Bireysel müzik hayatlarında, bir çok farklı projede yer almış bu dört müzisyen, o güne kadar hedefledikleri yere gelememişlerdi. Hiçbirisi istediği gibi bir projede yer alamamıştı. Led Zeppelin'in kurulduğu dönemde başta Jimmy Page olmak üzere, herbiri yeni bir oluşum içinde yer almak için inanılmaz bir istek ve heves duyuyorlardı. Belkide Led Zeppelin kurulduktan sonra ardından gelen başarıda, müziğe olan bu açlığın payı büyüktür.

Jimmy Page, yeni bir grup kurma yönündeki çapalarını hızlandırmış ve etrafında ki arkadaşlarınada kendisine yardımcı olamaları için haber vermişti. Bu arayışlar sonunda grubun diğer 3 üyesine ulaşan Page, artık bi şeyler yapmanın zamanının gelidiğini düşünüyordu. 1968’in Ağustos’unda hepsi Page’in evinde toplandılar. Alışılmışın dışında bir tavırla uzun konuşma ve tanışma fasıllarını geçmişler ve birirlerini tanımak için müzik yapmaya başlamışlardı. Her birisi bu şekilde birbirlerini daha iyi tanıyabileceklerini düşünüyorlardı. Müzik yapmak için bir araya gelmiş bu 4 kişi bu şekilde birbirlerinin müzik zevkini tartıyorlardı. Elvis Presley, Muddy Waters ve Joan Baez gurbun şarkılarını yorumladıkaları ilk isimler oldu. Uzun bir çalışma döneminden sonra ilk turnelerine çıktılar ve turnede New Yardbirds ismini kullandılar. Turne boyunca grup kendisini her anlamda diğer müzik gruplarından ayıran özelliklerini sonuna kadar ortaya koydu. Page in uzun soloları –ki bunların arasında 15-20 dakikayı bulanlar vardı - Bonham ve Jones’un bu enfes sololara hazırladıkları alt yapılar ve Plant’in sesi dinleyenler tarafından büyük beğeni kazanmıştı.

Grup daha sonra yeni bir isim arayışına girdi. Bu dönemde The Who’nun bateristi Keith Moon Lead Zeppelin ismini önerdi ve grup bu ismi çok beğenerek hemen kabul etti. Zeppelin kelimesi balon gibi sönen grupları, Lead kelimesi de kurşun gibi hızı ifade ediyordu. Daha sonra Page Lead kelimesini hatalı olsada Led olarak kullandı ve grup yeni ismine kavuşmuş oldu. Yeni ismine kavuşan grup bir önce ki turnelerinde aldıkları olumlu eleştiri ve beğenilerinde etkileriyle, müzik çalışmalarına hızla devam etti.

Rüyalar Ülkesi Amerika

Uzun bir süre İngiltere’de müzik hayatına devam eden grup, menajer Peter Grant’ın da gruba dahil olamasıyla, yeni hedeflere açılmanın zamanının geldiğini anladı.

Grup Amerika’da önce Los Angeles’taki ünlü Whiskey A Go Go’da sahne aldı. Bu arada Atlantic ile plak anlaşması yaptılar. Sırada ilk albümleri vardı. 30 saatte hazırladılar Led Zeppelin 1’i. İlk albümlerinde kapağa Jimmy’nin seçtiği Hinderburg’un düşmekte olan hava gemisinin siyah beyaz bir illustrasyonunu koydular.

17 Ocak 1969 da Uçmanın tek yolu” sloganı ile piyasaya sürdükleri albümleri tam 73 hafta boyunca listelerden düşmedi. Amerika, onları ve müziklerini beğenmişti ama basın bir türlü sıcak bakmıyordu onlara. Her fırsatta ucuz bir İngiliz grubu olarak değerlendiriyordu Led Zeppelini. Ama bu eleştiriler müzik severlerden pek rağbet görmüyor, grup büyük bir hızla konserlerine devam ediyordu. Yoğun konser temposunun yanında bir yandan da ikinci albüm hazırlıklarını sürdürüyorlardı.

İkinci albüm için grup gözlerden uzak bir kır evinde odun ateşi ve mum ışığı altında bestelerini yapma kararı aldılar. Üçüncü albüm ise Page’in gruptaki genel hakimiyetinin kaybolmaya başladığı ve grup üyelerinin kendi fikirlerini ve bestelerini ortaya koydukları albüm oldu. Led Zeppelin 3, 1970 in Ekim ayında piyasaya sürüldü, tam 4 hafta Bilboard listesinde 1 numarada kaldı. Grup Melody Maker’e verdikleri ilanla müzikseverlere teşekkür ettiler…Led Zeppelin 3, temelini oluşturan blueslarla birlikte hard rock zarfınıda açıyordu. Albümün kapağı Tarot kartlarından esinlenerek hazırlanmış ve üzerinde değişik çaptaki 10 daireden oluşmuştu. Albüm tanıtım konserlerinde grup sahnede şaklabanlık yaparak eğleniyorlardı. Sahnede çaldıkları bir şarkıdan sonra Plant Bonham’a bir muz vermişdi ve bunun üzerine Bonham tepki göstermiş ve seyircilerin önünde yumruklaşaya varan bir tatışma yaşamışlardı.

Üçüncü albüm grubun en az satan albümü olmuştu. Baştan beri onları sevmeyen medya bu durumu fırsat bilerek, grup hakkında kendilerini şeytana sattıkları ve grup elemanlarının şeytana taptıkları yönünde haberler yayınladı.Led Zeppelin bu performansı ile hayal kırıklığı yaratmış olsada 4 albümle tam bir geri dönüş yaptılar. Led Zeppelin 4 rock müzik tarihinin tartışmasız en önemli albümlerinden birisidir. Kapakta grup elemanlarının kedi seçimleri olan ve onları temsil eden dört mistik görüntü yer alıyordu. Plak firması başta buna sıcak bakmasada sonunda kabul etmek zorunda kaldı. Albüm piyasaya çıktıktan sonra listelere 1 numaradan girdi ve 62 hafta boyunca yerini korumayı başardı. Albüm Led Zeppelin’e müzik hayatlarında ki en büyük başarıyı getirmişti. Çoğu insana göre rock müzik tarihinin gelmiş geçmiş en iyi şarkısı olarak tanımlanan Stair Way to Heaven ‘da bu albümde yer alıyordu. Bu şakının sözlerinin kendi ruhunu şeytana satan bir kadını anlattığı gerekçesiyle Led Zeppelin başta kilise olmak üzere Amerikada yaşayan ortodoks kitle tarafıdan bir kez daha hedef gösteriliyordu. Bunun yanında kim ne derse desin, Stair Way to Hevan bu bile dünyanın en çok dinlenen şarkıları arasındadır.

1972 yılında piyasaya çıkan Led Zeppelin 5 albümü yine yoğun bir ilgi gördü. Bu albüm sonunda verdikleri konserler sonucunda daha önceden Beatles grubunun elinde bulundurduğu en çok seyirciye konser verme rekorunuda 57.000 kişilik Tapma koseriyle ellerine geçirdiler.

Müzikal alanda gelen başarı yanında kayde değer de bir servet getirmişti. Grup bu dönemde yılda 30 milyon dolara yakın bir para kazanıyrodu ve bu para, gruba yönelecek olan yeni eleştiri oklarının çıkış noktası olacaktı. Bu servet içinde Jones dışındaki grup elemanları kendilerini, şöhrete aşırı kaptırmışlar ve hayatları nerdeyse alt üst bir hale gelmişti. Bunun üzerine başından beri düzgün bir aile yaşantısı yaşyan Jones gruba kendilerini en kısa zamanda toplamaları yönünde bir ikazda bulundu. Bundan sonra grup yeni albüm hazırlıkları için studyoya kapandı ve yein albümleri Physical Grafiti’yi cok kısa bir sürede piyasaya sürdüler. Kapağında, bir yaşlılar evi resmi kullanılan albümünün iç sayafalarında, grup üyelerinin kadın kıyafetlerinden maço tiplemelere kadar bir çok faklı foroğrafları bulunuyordu.

1975 yılı grup için olumsuz bir sene olmadı. Plant’in bu yılda Rodosta geçirdiği ve ciddi bir şekilde yara aldığı araba kazası, grubun müzial çalışmalarını bir süre erteliyordu. Bu mecburi ara ardında grup Nisan 1976 da Presence isimli albümlerini piyasaya sürdüler ve albüm piyasaya çıktığı ilk gün altın plak ödülünü aldı. Bunu, Madison Square Garden konserinin görüntülerini içeren The Sonds Remains Same izledi..(aranızda bunu izlemeyenler varsa, bu videoya Eskişehir’deki Dvd kiralayan yerlerden ulaşabilirsiniz.. Yoğun bir şekilde tavsiye ederim).

Led Zeppelin bırakıyor!

Efsana davulcu Bonham, son dönemde kendisini iyice alkole vermişti. Alkol o kadar büyük bir sorun haline gelmişti ki, Bonham bir konser sırasına baygınlık geçirdi. Bunun üzerine grup Bonham’a bir ders vermek için bir konserliğine başka bir davulcuyla çalıştı ama bunu izleyen diğer konserde yine aynı olay yaşanıyordu. Ama bu konserin onların birlikte çıktıkları son konser olacağını kimse tahmin edemezdi.

Yeni albüm hazırlıkları için çalıştıkları bir gün Bonham içmeye sabahtan başlamıştı. Günün sonunda ayakta duramayan Bonham’ı yatağa götürdüler. Bonham birdaha hiç uyanmadı. Bunun üzerine grup dağılma kararı aldı. Önceye dayanan anlaşmaları gereğince geri kalan elemanlar Coda albümünü yayınladı. Son derece hazin bir sonla veda etmişti Led Zeppelin müzikk dünyasına. O gnden sonra bir çok kez tekrar toplandıkları yönünde haberler çıkmı olsada hiçbirisi gerçeği yansıtmıyordu. Çünkü onlar Bonham olmadan Led Zeppelin’in eskisi gibi olamıyacağını biliyorlardı. Bıraktıklarında gerek bireysel, gerekse grup olarak zaten efsaneler arasında yerlerini çoktan almışlardı.

Yeniden bir araya gelmeleri yönünde çıkan haberlere verdikleri bu yanıt sanırsam ki onların neden bu kadar başarılı olduklarını bir parçada olsa özetliyebilir;

> “Gerçekten imkansız artık devam etmemiz… Bütün bu yaşadıklarımızın ışığında şarkılarımızı bir öyle, bir böyle değiştirir,söylerdik. Ancak bir başka davulcu ile olamazdı bu.. Geçmişte de şimdi olduğu gibi birbirimize büyük saygımız vardı ve böyle sürmeliydi..”

İşte bu sözler bir devri kapatıyordu. Fakat devrin kapatılması kesinlikle unutulması nanlamına gelmiyordu. Bıraktıktan sonra bile hayran kitleleri her geçen gün katlanarak arttı. Bugun bile şarkılarını dinlerken, anlatılamaya sadece hissedilen bir duygu seli sarıyor insanları. İster istemez dinliyorsunuz.

Yazıyı burda bitirirken bende kendilerin saygıyla anıyorum…İyi ki var olmuşar ve bize bu inanılmaz müzik şölenini yaşama şansını vermişler…


(1969) Led Zeppelin I
(1969) Led Zeppelin II
(1970) Led Zeppelin III
(1971) Led Zeppelin IV
(1973) Houses Of The Holy
(1975) Physical Graffiti
(1976) Presence
(1976) The Song Remains The Same
(1979) In Through The Out Door
(1982) Coda

Links
http://rapidshare.com/files/141979335/_1969__Led_Zeppelin_I.rar
http://rapidshare.com/files/141985237/_1969__Led_Zeppelin_II.rar
http://rapidshare.com/files/141991617/_1970__Led_Zeppelin_III.rar
http://rapidshare.com/files/141998532/_1971__Led_Zeppelin_IV.rar
http://rapidshare.com/files/142005973/_1973__Houses_Of_The_Holy.rar
http://rapidshare.com/files/142016781/_1975__Physical_Graffiti.part1.rar
http://rapidshare.com/files/142022561/_1975__Physical_Graffiti.part2.rar
http://rapidshare.com/files/142032812/_1976__Presence.rar
http://rapidshare.com/files/142045256/_1976__The_Song_Remains_The_Same.rar
http://rapidshare.com/files/142057606/_1979__In_Through_The_Out_Door.rar
http://rapidshare.com/files/142067873/_1982__Coda.rar